Turistik Merkezler & Doğal ve Tarihi Mekanlar

Kaleköy Kalesi: Mesudiye İlçe merkezine 6 km. uzaklıkta Kale köyü sınırları içerisindedir. Kuzeyden güneye doğru uzanan doğal bir tepe üzerine inşa edilmiştir. Ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmemektedir. Ancak, Hacıemiroğulları Beyliğinin ilk merkezi olduğunda kuşku yoktur. Kale etrafında bulunan Sarayderesi, Sarayseküsü, Beyseküsü, Mirahur(İmrahor) gibi yerleşim isimleri de bunu doğrular niteliktedir.

Kale ve yakınında bulunan kümbetler bugün harabe durumdadır ve restore edilmek için Devletimizin ilgisini beklemektedir.

Kalenin bir kilometre doğusunda Kale köyü mezarlığı içerisinde üç kümbet kalıntısı vardır. Bu kümbetler Ordu Valiliği tarafından hazırlanan Ordu Taşınmaz Kültür Varlıkları Envanteri içerisinde yer almaktadır. Kümbetlerin/mezarların veya türbelerin kimlere ait olduğuna ilişkin bir araştırma yapılmamıştır. Bu nedenle kimlere ait olduğu da bilinmemektedir. Ancak, halen Kale köyünde saklanan ve aşağıda resmini gördüğünüz mezar taşı 1443 yılına aittir. Kümbetler muhtemelen Türkün mezarında define olmayacağını bilmeyen define arayıcıları tarafından tahrip edilmiştir. Duvarlarının bir kısmı çökmüş durumdadır. Düzenli bakım yapılmadığı içinde bitki örtüsünden ve otlardan neredeyse ulaşılamaz durumdadır.

19 Temmuz 1835 tarihini taşıyan ve Osmanlı Arşivinde bulunan bir belge “Nefes-i Karahisar-ı Şarki, Sis ve Koyulhisar, Milas ve Karakaya kalelerinin bir işe yaramayarak hali ve muattal oldukları ve hudamata lüzum olmadığı” ifadesini taşımaktadır. Muhtemelen bu tarihten sonra kale gerekli bakım ve onarımları yapılmadığı için bu günkü durum ortaya çıkmıştır.

Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Beyin kabrinin korunması ne denli önemliyse tüm Orta Karadenizi Türk yurdu yapan Hacıemiroğullarının kabirlerinin de korunması o denli önemlidir.

Kalenin bulunduğu Kale köyünde Dizdaroğulları isimli bir sülale mevcuttur. Dizdar; Osmanlı devletinde kale ağası makamı için kullanılan askeri bir terimdir.

Meletios Kalesi: Mesudiye İlçesi Yeşilçit Köyündedir. Şato özelliği taşımaktadır ve Roma döneminden kaldığı değerlendirilmektedir. Kale ve çevresi Mesudiye’nin bilinen en eski yerleşim yeridir. Mesudiye’ye “Melet” denmesinde de Meletios isminin etkili olduğu düşünülmektedir.

C. Texier, Asie Mineure isimli eserinde Kaleden söz etmektedir.

1455 yılı tahrir defterinde yerleşim yerinin ismi Karye-i Kal’a-i Yasduradibi’dir. Belgeler XV. Yüzyılda Kalenin Osmanlı Devletinin hizmetinde olduğunu göstermektedir. 1613 yılında bir Dizdar, Kethüda ve imamdan başka 15 kale muhafızı bulunduğu bilinmektedir.

Kale yer yer horasan harcı kullanılarak moloz taş ve tuğladan yapılmıştır. Günümüzde sur duvarlarının kalıntıları mevcuttur.

Kaya Mezarları: Ordu İlinde en çok kaya mezarı Mesudiye’de bulunmaktadır. Mesudiye’nin Konacık köyünde 2, Kale köyünde 1, Eskiköy’de 2, Bayırköy’de 1, Çavdar köyünde 2, Erik köyünde 6, Alanköy’de 4 adet kaya mezarı bulunduğu tespit edilmiştir. Kaya mezarları genellikle önemli kişiler için yapılmakta, oyulmaya ve işlenmeye uygun kayalar seçilmektedir. İçinde birkaç mezar bulunan aile tipi mezarlara özel girişler oluşturulmuştur. İçlerine ölen kişilere ait değerli eşyalar da gömüldüğünden bu tür mezarlar define avcıları tarafından tahrip edilmişlerdir. Mesudiye’de bulunan kaya mezarlarının bazen tek bazen de birkaç girişi vardır. Bu da tek ve çift sütunlu olmalarını sağlamıştır.

Yörede bu kadar fazla kaya mezarının olması da göstermektedir ki Mesudiye doğal kayalıklar açısından da önemli bir yöredir.

Mesudiye Kilisesi: Mesudiye ilçe merkezinde bulunan kilise, 1912 yılında yapılmıştır.

Kilisenin duvarları molozlardan ve horasan harcı kullanılarak yapılmıştır. Kilisenin tek girişi batı yönündedir. Duvarlarının köşeleri, dikine ve yatay taş silmeler, pencere pervazları, saçaklar, ön kısımlarda yer alan beşik kemerleri, taşıyıcılar ve girişin ön kısmında yer alan dört sütun düzgün kesme taşlardan ve horasan harcı kullanılarak yapılmıştır. Giriş, düzgün ve işlenmiş renkli kesme taşlarla burgulanmıştır. Kapı girişinin üst kısmında biri büyük biri küçük iki rozet yer alır. Kapı açıklığının hemen üzerinde kısa bir giriş (alçak rölyefli) şeklinden hayvan ve hac kabartmaları kısım kısım yer almaktadır. Ayrıca, kapıyı düzgün işlenmiş taşlardan yapılmış bordür çevrelemektedir.

Mesudiye KilisesiMesudiye Kilisesi

Başbakanlık Osmanlı Arşivinde bulunan 9 Mart 1908 tarihli belge “Karahisar-ı Şarki Sancağı dâhilinde Hamidiye kasabasının Yeni Rum Mahallesinde (sonradan Kilise Mahallesi) yeniden inşa olunacak kilise için ruhsat itası” yönündedir. Camiler gibi Kiliselerinde yapılmasına devlet izin vermektedir. Demek ki Kilisenin yapılmaya başlanma süreci anılan tarihe denk düşmektedir. Kilisenin yapılmasına yörede yaşayan Müslümanların karşı çıkmaması dini hoşgörünün de güzel bir örneğini teşkil etmektedir.

Çatısı ve neftleri ahşap olduğu için yıkılan Kilisenin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restorasyonu sağlanarak Ordu valisi Sayın Orhan Düzgün tarafından 10 Kasım 2010 tarihinde Kültür Merkezi olarak hizmete açılmıştır.

Kilise Avrupa Konseyi Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Envanteri ve Ordu Taşınmaz Kültür varlıkları Envanteri içerisinde yer almaktadır.

Topçam Muzadere Kilisesi: Topçam Belediyesi mücavir alan sınırları içerisinde ve Belde merkezinin yaklaşık on kilometre güneyinde, Muzadere Yaylasında bulunmaktadır. Kilise yüksek ve engebeli bir arazinin yamacına kurulmuştur.

Topçam Muzadere Kilisesi

Dikdörtgen planlı, tek nefli ve küçük boyutlu bir kilisedir. Doğu cephesinde geniş bir apsis bulunmaktadır. 19. yüzyıl ortalarında yapıldığı değerlendirilmiştir. (Arkeolog Osman Demir, Sanat Tarihçi Esra Turan; Ordu Taşınmaz Kültür Varlıkları Envanteri 2010)

Kilise bugün oldukça tahrip olmuş durumdadır. Mesudiye İlçe Merkezinde bulunan kilisede olduğu gibi muhtemelen çatısı ahşap olduğu için tamamen yıkılmıştır. Yapımında moloz taş ve harç, pencere ve kapı kenarları ile köşelerde kesme taş kullanılmıştır. Kuzey ve güney duvarlarda pencereleri çevreleyen üçer adet kemer bulunmaktadır. Yapının iç sıvaları bazı duvarlarda halen dökülmemiştir.

Topçam Şaphane Kilisesi: Topçam Belediyesi mücavir alan sınırları içerisinde ve Belde merkezinin 4 km güneydoğusunda şaphane deresi denilen derenin kenarında eğimli bir arazide yer almaktadır. 19 yy ortalarına ait olduğu değerlendirilmiştir. (Arkeolog Osman Demir, Sanat Tarihçi Esra Turan; Ordu Taşınmaz Kültür Varlıkları Envanteri 2010)

Topçam Şaphane Kilisesi

Bazilikal planlı ve üç neflidir. Oldukça tahrip olmuş durumdadır. Küçük boyutlu bir kilisedir. Yapımında düzensiz taşlar ve harç kullanılan kilisenin pencere ve kapı kenarlarında kesme taş kullanılmıştır. Sadece dört cephedeki duvarlar, yükseklikleri cephelere göre değişmekle birlikte ortalama 3 metre yüksekliklerde ayakta kalmıştır.

Arıkmusa Yerleşkesi: Mesudiye ilçesi, Arıkmusa köyü sınırları içinde bulunan yüksek kayalıklar üzerinde kurulmuş bir yerleşimdir. Ana kayaya oyulmuş iki adet dehliz günümüze kadar gelmiştir. Ayrıca, gözetleme odaları mevcuttur. 2000 yıllık olduğu yönünde değerlendirmeler vardır.

Uzunluğu 110 metre, genişliği 40 metre, yüksekliği 21 metre ile 60 metre arasında değişmektedir. Yarı doğal yarı insan eliyle yapılmış bir heykel olduğu yolunda da değerlendirmeler yapılmıştır. Kuzeyinde, iki kayanın arasında dibe doğru genişleyen, duvarları horasan harcıyla sıvanmış bir su veya tahıl sarnıcı bulunmaktadır. Kayanın güneye bakan yüzünde insan eliyle açılmış dikdörtgen bir gözetleme kulesi bulunmaktadır. Gövde bölümünün hemen ortasından aşağı doğru bir tünel açılmıştır. Tünelin giriş yüksekliği 2.70 cm. genişliği ise 2.56 cm. dir. 152 merdivenle 35 metre derinliğe inilebilmektedir.

İster heykel olsun, ister yerleşim yeri olsun bu haliyle bile Ordu genelinde bu şekilde bir yapı(!) yoktur. Bu da burasını önemli bir kültür mirası haline getirmektedir. Horasan harcının yapı içerisinde kullanılmış olması Türk izlerine işaret sayılsa da etraflı bir araştırma yapılması zaruridir. Eski yıllarda Mesudiye yöresinde bulunan madenlerin işletilmiş olması buranında bir maden işleme sahası olabileceğini de akla getirmektedir. Bütün bu tartışmalara son verecek kapsamlı bir araştırma yapılmalıdır. Bu araştırmada arkeolog, antropolog, jeolog gibi araştırıcılar bulunmalı ve buranın ne olduğuna karar vermelidirler.